Yalnızlık bir kervan,
Serdârı yok, yoldaşı yok,
Tenhâ bir ırmak gibi akar,
Kimi zaman sessiz, kimi zaman haşin.
Sükût ile hemhal,
Gönül ahvâlini bilmez el,
Nicedir solgun akşamlar sarar beni,
Gurbet mi bu, yoksa kendi nefsim mi?
Beng-i zulmette bir kandil gibi,
Tüter durur içimde eski bir hâtıra,
Ses yok, nefes yok,
Sadece sükûn, sadece hicran.
Ey sahraların sinesi,
Ey yıldızsız göklerin matemlisi,
Kime dert yanar, kime el açar bu hal?
Yalnızlık sükût eder, derdini saklar.
Ah, bir seda olsa,
Bir dost, bir nağme, bir mısra,
Lakin bu tenhâ alemde,
Ancak kendini duyar insan.
Ve böylece süzülür zaman,
Issızlığın yankısıdır her an.
Yalnızlık, hem elem, hem rahmet,
Ve bir ömre damgasını vuran hikmet.
Bir yanıt yazın