“Le vent murmure des dieux oubliés,
Dans l’ombre froide où la vie s’efface.”
Şimdi, anlatmak istediklerim dilimde bir kar tanesi.
Sözlerimden soğuk ve keskin notalar beliriyor.
Oysa ben, ufak bir çocuktum daha, yatağımın başında.
Günler geçiyor, durmak bilmeden büyüyorum.
“Zaman,” diyorum, “Keşke dursa, öylesine kalsam…”
Anlatmak istediklerim, duygularımdan ibaret bir sarkaçlı saat.
On ikiye geldi mi, kafamı duvara vururcasına yankılanır.
Uykularım kaçar, gözlerim yaşarır, ben bir deli gibi kalırım.
Ya anlatmak istediklerim bana oyun oynar, ya da dilim acizdir, ancak bende kanar.
Kelimelerim özenle seçilmiştir, kalemim mürekkebe banmadan hemen önce.
Uçup gider, daha ben kâğıda sürmeden hemen önce.
Oysa bilirim ki, ben ve benimle gelen her şeydir.
Karanlığın aşkı da ışıktan mazlum gelmedir.
Şimdi, anlatmak istediklerim dilimde bir kar tanesi…
Bir yanıt yazın