O sabah, her şey renkliydi.Gökyüzü açıktı, ağaçlar taze bir yeşille sarmıştı yolu.Yanımda yürürken, dünya garip biçimde daha netti.Sesim çoktu, kelimelerim aceleciydi…Ben dinlerim diyerek bir perde çektin
Yol kısaydı, ama her anı derin bir anlam taşıyordu.Bir ara durmuştu,“Yavaşla,” demişti.
Oysa ben zaten yavaş yürüyordum.O an anlamamıştım…Şimdi biliyorum.Bazı insanlar seninle daha fazla yürümek ister.Bazı yollar, sadece seninle güzel akar.
O sabah yürüdük.Ben konuştum, o dinledi.Ben sırıtıp etrafa bakındım, o da gülerek bana…Bir daha olmamıştı böyle bir şey.Ama olmuştu ya bir kere, o bana yetmişti.
Okul kapısına geldiğimizde durmuştu.“Sen bekle,” demişti.“Aynı anda girmeyelim.”İnceydi,ama karmaşık izler bırakırdı arkasında.Bir gün sessiz,bir gün fırtına gibi,dengesini arayan bir rüzgar gibi.Adı konmazdı,ama hep hissedilirdi derinden.
Büş’üm… Benim en güzel düşüm
Adını anmadan sevmeyi öğrendim Belki hiç duymayacağın bir yerden kal dedim,sana
Dilim susarken,kalbim ezberledi seni
Bir yanıt yazın