Gönlü güzel insan, gecen güzel olsun.
Bendeniz yıldızların ahını almışım.
Bir o kadar sersefil, bir o kadar uykusuz…
An be an hislerimin karmaşasıdır bu.
İnanır mısınız, saçma bir sorudur kafamda dolanır:
“Neden uyumuyor oluşumun sebebi?”
Hatta cüretkâr bir şekilde şudur ki;
Yumurta ile tavuk arasındaki o kanlı bıçaklı soru
Daha bir mantıklı, daha bir dünya insanına fayda…
Ve inanırım ki, bu soru bile bir uykusuzluk sebebi benim için.

Bazen sadece akıp gitmek gerekir.
Bu kadar insanın hayatını zehir eden bir şey yoktur.
İnsan bir şeyleri aramamalı bence.
Akıp giden tek şey zamandır, gönlü güzel insan.
İnsan yalnızca acizdir.
İnsan akmaz!
İnsana akış, hapistir.
İnsan ancak yerlerinin tozunu almakta ustadır.
Bir de bazen üstattır işte…
O da bazen.

Vasıfsızlıktan iyidir dersin.
Bu da bir algıdan ibarettir.
Kendi kendine yüklediği “-ebilmek”leri bir marifet gibi sunmasıdır.
Pastanın üstündeki kiraz gibidir;
Tadının güzel olmasını umarsın ancak onun göz boyamaktan ötesi olmadığını bilirsin.
Bir sanrı…
Hatta afili şekilde söyleyeyim: Delusion.
Hakikati bile bile yanılmayı tercih etmek,
İnsanın kendine sunduğu ahlaksız ve etik dışı bir teklif.

Anlamını yitirmiş bir tabure gibiyim, başıboş bir odada bulunan.
Ne kimse uğrar, ne de yüzüme bakar.
Kabul görmüş gibi kaderini…
Oysa isyankârdır doğasında insan.
Şimdilerde bir boyun eğikliği…
Başı dik yürüyenlere artık merdiven altı satılıyor adamlık.
Üç kuruşluk insanlarda büyük ve şaşalı kabanlar var.
Benim içimdeki sıkıntı çok daha büyük.
Büyük adamın sıkıntısı da büyük.
Büyük ihtimaller sonucu, büyük sıkıntılar…

İmtihana tabi tutulduğumuz da muamma.
En büyük sınav ve en büyük muamma,
Tam da insanın kendisinde taşıdığı yüktür.
Kimi için et parçası, kimi için ruh, kimi için kalp…
Asıl muamma, geceyi gece eden karanlıktır.
Karanlıklar sigaranın ateşi ile aydınlansın.

Sigaramı yaktım, kendime bağlamlarımı dayatıp bağlayarak kendi olanımı iç geçiriyorum.
Kendi olan, kendinden münferit bir varlıktır.
Ben kendi sigaramı yakarken,
Aslında kendime bir sigara ısmarladım.
Kendi paketimden kendime bir sigara ısmarlayarak, iki dal sigara zarara girmiş oldum.
Hem de bir dal sigara içerek…
Ciğerlerim bayram etsin.

Saatime baktım da, birkaç tur kalmış güneşin baş göstermesine.
Tombul dünya, aynı kilosunda dönerken bir eksende…
İçine sığdırdıklarımızın kaybı ve kazancıyla sevinen garip insanlarız.
Saatler olmasa insan nasıl anlardı bunca şeyi?

Peki dünya kilo almaktan utanır mı?
Dünyanın hayası, utancı var mı ki acaba?
Durun, cevaplayayım ben:
Şu popüler haber kanallarında her yıl birkaç kere söylenir durur, güzel giyinimli gazeteci, “Dünya artık daha yavaş dönüyor.” diye…
Eminim ki utancındandır.

Neyse…
Tavuklar da bir gün uzaya çıktı.
İnanıyorum, sırada Mars sütü var.
İnekler hepimizden daha astronot olacaklar.
“Kütle çekimi olmadan daha verimli olur.” diyordu bir makalede.

Gönlü güzel insan, gecen güzel olsun.

Belki de gecenin asıl derdi,
Bizi susturacak kadar uzun olmasıdır.
Gözbebeklerini büyütüp
Görmen gerekeni saklamaktır.
Zifir, dilini bilmediğim bir ülke gibi,
Sokak lambaları ise
Yarım yamalak tercüman.

Dünya dönüyor diyorlar,
Ben yalnızca kül tablasındaki izmaritlerin
Yer değiştirdiğini fark ediyorum.
Bazen şüpheleniyorum;
Ya biz dönüyorsak da,
Dünya duruyorsa?

Gönlü güzel insan,
Gecen güzel olsun.

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Biz Muamma,

Sanatın sınırsız dünyasında özgürce dolaşan, ifade biçimlerine kalıplar koymayan, düşünen ve üreten bir topluluğuz. Muamma, sanatın her dalına dokunarak yeni bakış açıları sunmayı, bağımsız ve özgün içerikler üretmeyi amaçlayan bir oluşumdur.

Bizim için sanat, sadece estetik bir olgu değil, aynı zamanda düşünceyi besleyen, sorgulatan ve dönüştüren bir güçtür. İşte bu yüzden, kendimizi tek bir tanımın içine hapsetmiyor, sanatın içinde özgürce var oluyoruz.

Bize Ulaşın!