Susuz kaldım, yanı başımdan akan pınarın başında.
Ellerimde çizikler var, çabalamanın göstergesi olan.
Yaralar var kalbimde, ağır gelen şu hayatın anlamsızlığından.
İnsanoğlu yenilmemişti hiçbir zaman benim kadar.
Boyun eğmemişti gökyüzüne, esir bulutlara.
Kapattılar güneşimi; üstümdeki ağacın yapraklarından
süzülerek bana ulaşmaya çalışan güneşimi.
Aldanıp da umut sandım ağaca tırmanmayı.
Bir kere daha yanılmışım!
—Ki yanılmalarımın sayısı gökteki yıldızların sayısını geçti—
Kaybolmuşum işte, bir gece vakti,
izlerken gözlerimi büyüleyen yıldızları.
Ay ışığının azizliğine yenik düşmüşüm.
Çakıl taşlarıyla, can kırıklarıyla dolu karanlık sokakta,
ne aciz, ne acınası bir varlık oldum ben!
Kanlar sıçramış ki yüzüme, kesilen beden parçalarımdan,
tanımaz oldum kendimi aynada.
Vahşi bir hayvandan ayrı kalır yanım kalmadı.
Çaresizlik çanları takıldı boynuma.
Utanç ve haysiyet mataram delindi.
Kayboldum, çın çın öterken boynumdaki yük.
Bir yanıt yazın