Bir ses var içimde,
çürümüş megafonlardan yankılanıyor,
diyor ki: “bu şehir seni unuttu,
ama sen hâlâ onun rüyalarındasın.”
Göz kapaklarımın arkasında eski plaklar çalıyor,
zeytin ağaçları değil artık,
gökyüzünde sinyal lambaları var
yeşil gözlü bir adamın beni
görmediği kadar karanlık burası.
İçimde bir posta kutusu var,
hiçbir mektup açılmamış,
hepsi sana yazılmış,
hiçbiri gönderilmemiş.
pul niyetine: kalbimden sökülmüş bir parça.
Ruhum,
tavan arasında unutulmuş bir masal kitabı gibi,
tozlu, ama dokunulunca şarkı söyleyen.
biraz çürük, ama içi hâlâ portakal kokuyor.
ve belki de dünya yıkılsa bile,
içimdeki çocuk
bir şiir fısıldayacak:
“ben buradayım,
beni bul… ”

Bir yanıt yazın